İlgi Zamirleri, isminden de anlaşılacağı gibi zamirdirler ve ayrıca bağlaç olarak da iki cümleyi birbirine bağlarlar.Bu konu ile ilgili bilinmesi gereken birinci husus budur. İkinci husus ise İlgi Zamirlerinin her zaman bir ismin yanında kullanıldığıdır. Bir isimden sonra gelirler ve bu ismi bir sıfat gibi nitelerler. Bu nedenle bunlara Sıfat Cümleciği de denir.
The information
which / that you gave was inadequate. (Verdiğiniz bilgiler yetersizdi.)
Adequate: yeterli, uygun
İnadequate: yetersiz, uygun olmayan
The people
who / that were waiting for you went away.(Sizi bekleyen insanlar çekip gittiler.)
To go away: çekip gitmek, dağılmak (gitme belli bir noktaya olmadığından)
İlgi Zamirlerinin Edatlar İle Kullanımı
I saw the book
which you are lokking for. (Aradığınız kitabı gördüm.)
Yukarıdaki cümle ilgi zamiri ile kısaltılmadan bağlanmadan önce iki ayrı cümle şeklindedir:
I saw the book. Ve You are looking for the book şeklinde
Görüldüğü gibi look fiili for edatı ile nesneye (the book) geçiş yapmıştır. Yani for edatı nesneye aittir. Cümle ilgi zamiri ile birleştirilirken, ilgi zamiri nesne konumunda olan the book yerine kullanılır. O halde kendisine ait olan edat da ilgi zamirinin yanına taşınabilir. Bu açıklamaya göre cümlemizi şu şekilde de yazabiliriz ki ikisi de aynı anlamdadır:
I saw the book
for which you are looking. (Aradığınız kitabı gördüm.)
She dismissed the student
who you talked about. (Hakkında konuştuğunuz öğrenciyi kovdu.)
She dismissed the student
about whom you talked. (Hakkında konuştuğunuz öğrenciyi kovdu.)
Dismiss: kovmak
***Not: İki cümlenin aynı anlamda olduğuna ve edat hareketinin sadece nesnel formda olan ilgi zamiri ile yapıldığına dikkat ediniz.
***Not: İlgi zamirlerinin edat ile kullanımında KPDS için çok önemli olan iki özelliği vardır ki çok iyi bilinmeli:
1. Edat ile birlikte that kullanılamaz.2. who ilgi zamiri edat ile kullanılırsa whom a döner.My car
which I paid ten thousand dollars for was broken down. (On bin dolar ödediğim arabam bozuldu.)
My car
for which I paid ten thousand dollars was broken down. (On bin dolar ödediğim arabam bozuldu.)
He is not a person
on whom you can rely . (O güvenebileceğin biri değildir.)
Rely on: güvenmek
Reliable: güvenilir
Unreliable: güvenilmez
Reliability: güvenilirlik
***Not: Bu iki farklı kullanım bir ihtiyaçtan doğmuştur. Daha sonra göreceğimiz ilgi zamirlerinin kısaltılması konusunda mantığı açıklanacaktır.
Pollution is a serious problem
for which we must fight.(Çevre kirliliği mücadele etmemizin gerektiği ciddi bir sorundur.)
Fight for:Combat: mücadele etmek, savaşmak, dövüşmek.
Struggle for:Pharasal Verbs: Deyimsel fiil demektirler. Bir fiil kökü ve bir edattan oluşurlar. Örneğin; Give, vermek anlamındadır. up edatını alıp give up Pharasal verbini oluşturur ve bu da bırakmak, vaz geçmek anlamındadır. Inglizcede 1000 e yakın Pharasal verb vardır. Görüldüğü gibi edatile pharasal verb oluşarak yeni bir anlam ortaya çıktı. Eğer edat fiil kökünden ayrılırsa artık yapı pharasal verb olma niteliğini kaybeder.
Her pharasal verbün mutlaka bir eş anlamlısı vardır. Örneğin; give up ın eş anlamlısı quit tir. Amerrikan Inglizcesinde pharasal verbler çok kullanılır.
***Not: Pharasal Verblerde edatlar ayrılmadığından ilgi zamirleri ile birlikte hareket edemezler. Çünkü edatın ayrılması durumunda yapı pharasal verb olma niteliğini kaybeder ve anlamı değişir. Önemli bir özelliktir. İyi bilinmelidir.
They didnt like the study
which we carried out. (Yaptığımız çalışmalardan hoşlanmıyorduk.)
Bu cümledeki
Carry outteki out edatı ilgi zamirinin yanına çekilemez. Çünkü pharasal verbdür.
This is the woman
on whom we performed the operation. (Bu ameliyat ettiğimiz kadındır.)
The crime
of which he was accused was very leniet. (Suçlandığı suç çok hafifti.)
Lenient: hafif
Accuse: suçlamak
Arraign: suçlamak
Blame: ayıplamak, suçlamak
She lost her bag
in which there was alot of money. (O içinde çok parası olan çantasını kaybetti.)
There be: bulunmak, var olmak
There must be something
which we can do. (Yapabileceğimiz bir şey olmalıdır.)
The car
in which we were had had brakes. (İçinde olduğumuz araba bozulmuştu.)
His stepfather
, whit whom he is living, is not kind to him. (Birlikte yaşadığı babası ona karşı nazik değildi.)
***Non- Defining yapı olduğu için virgülün kullanımına ve edat ile kullanıldığı için whonun whoma döndüğüne dikkat ediniz.
The horse
on which he was kept stoping to eat grass.(Üzerinde olduğu at, ot yemek için hep durdu.)
Burada keepin özel kullanımlarına dikkat çekmek gerekiyor.
Keep (kept, kept): tutmak, saklamak, işletmek....................otuza yakın anlamı var.
Keep on + V1+ing : .......meye devam etmek
Keep + V1+ing : durmadan .........mek
He
kept on speaking. (O konuşmaya devam etti.)
He
kept speaking. (O durmadan konuştu.)
Stop fiili için de benzer bir özellik vardır.
Stop + Gerund: .........meye ara vermek
Stop + Infinitive: .........için durmak
We
stoped smoking. (Sigara içmeye ara verdik.)
We
stoped to smok. (Sigara içmek için durduk.)